GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI
ERDOĞAN’A “ZERRE MİSKAL” YANITI: “PAZARA İNEMİYORLAR, SOKAĞA ÇIKAMIYORLAR”
İmamoğlu, temel atma töreninin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına tören alanında yanıt verdi. Gazetecilerin soruları ve İmamoğlu’nun bu sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu:
- Cumhurbaşkanı Erdoğan “Sandık ilaçtır” demişti. Siz de “Hodri meydan” dediniz. Ama dün, “Muhalefetin sokak gündemleri zerre miskal umurumuzda değil’ dedi. Ne söyleyeceksiniz?
“Vallahi bizim gündemimiz, milletin gündemi. Açıkçası milletin ekonomiyle olan büyük sınavı hem emeklilerin durumu hem asgari ücretlinin durumu… Bu ülkenin çok sorunu var. Yani sadece ekonomiden bahsedersek bile, yarım saat liste yaparız. Yerel yönetimlerin sorununu konuşsak, sayfalar dolar. Aynı şekilde eğitimden mi başlasak? Büyük bir haksızlık ve hukuksuzluğun, belki de son günlerde en fazla mağduru haline geldiğimiz yargıdan mı adalet sisteminden mi bahsetsek? Ya da yargının siyasallaştırılmasıyla ilgili bugünkü iktidarın ortaya koyduğu düzenden mi bahsetsek? Yargı süreci devam eden dosyalarda gizlilik kararı varken, ‘Turpun büyüğü heybede’ diyerek bir dosyanın içeriğini bildiğini, hatta sonucunu bildiğini ima eden Cumhurbaşkanı'nın sözlerinden mi bahsetsek? Düşürülemeyen enflasyondan mı bahsetsek? Bütün bu konular, milletin gündemi. Hiçbiri suni değil, hepsi gerçek. Ama şöyle bir şey ifade edebilirim; onların gerçekleri, kendi yaşam alanları. Dolayısıyla milletin gündemini suni olarak görebilirler. Çünkü milletin gerçek gündemiyle bağ kuracak hiçbir ilişkileri kalmadı. Bütün bu feryatları, insanların şikayetlerini duymaya asla bir fırsatları yok. Çünkü pazara inemiyorlar, sokağa çıkamıyorlar.”
“PAZARDA BİR TEK GÖRÜNTÜLERİ VAR MI?”
“Ben, bugün gene pazar gezeceğim. 2 gün önce gezdim, 4 gün önce gezdim… İnsanlarımızı orada dinliyorum. Bir tek görüntüleri var mı? Çıkın bakın. Burada medya mensuplarısınız. Arşivlerinizi dökün. Ajansları bir tarayın bakalım; bugünün iktidarının, bu milletin en büyük sınav verdiği pazarlarda bir görüntüsü, bir videosu, bir fotoğrafı var mı? Adına belediye başkanı diyebilirsiniz, milletvekili diyebilirsiniz. Başka makamları da sıralayabilirsiniz. O bakımdan bizim konumuz, milletimizin ihtiyaçlarıdır. Bugün, -ben demiyorum- ‘yeter artık’ bağırışlarını, çağırışlarını milletimizle buluştuğumuz her yerde, milletimiz söylüyor. Açıkçası erken seçimi talep eden de milletimiz. Bu iktidarın çözüm olamayacağını da anlatıyorlar. Biz de bunu dile getiriyoruz. Şikayetlerimizi dile getiriyoruz. Bu manada erken seçim, milletin talebidir. Millet de büyüktür. Biz, bu sözün takipçisi olacağız. Talebimizi yenilemeye, yinelemeye devam edeceğiz. Bir yandan cumhurbaşkanı adaylığını açıklarken, bir hafta sonra partimizdeki yüksek kararlılık ve bu yolda ortaya koyulan güçlü adımlardan sonra, ‘Seçim 2028’de’ mesajını vermek, açıkçası iktidarın, hükümetin ürkekliğini ve sürece dair tedirginliğini göstermektedir.”
MANSUR YAVAŞ’IN AÇIKLAMASI SORULDU
- Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Mansur Yavaş, “Aday belirleme için henüz çok erken, o zamana kadar her şey değişir” dedi. Siz de erken seçim çağrısı yapmıştınız. Ne söyleyeceksiniz?
“Açıkçası şu an partimizin ortaya koymuş olduğu eğilim, tarihidir. Bu bir demokratik devrimdir. Türkiye Cumhuriyeti devleti sürecinde, ilk kez halk, kendi partisinin adayını, sandığa giderek seçme eğilimini ortaya koyma gayreti içerisindedir. Bu demokratik devrimi yürekten destekliyorum, gönülden destekliyorum. Değerli başkanımız Mansur Yavaş Başkanımızın bakışı ya da görüşü farklı olabilir. Ama yine de biz konuşuruz. Bunlar, parti içi meselelerdir. En doğruyu buluruz, en doğru yolu buluruz. Bütün ellerimizin birlikte havaya kalktığı bir süreci, birlikte tarifleriz. Tariflemek zorundayız. Ben, o, bu, şu meselesinin çok ötesine bu işi koyup… Artık milletimizin önümüzdeki 20-25 yılı umutla görmesi gerektiği bir başlangıcın arifesindeyiz. Aksi takdirde milletimizin umutsuzluğu, sadece ekonomik kayıplara değil, bu ülkenin insan kaynağının kaybedilmesine ve geleceğin kaybedilmesine, fırsatların kaçırılmasına… Dünya değişirken treni kaçıran bir ülke olmanın hepimizi çok büyük bir umutsuzluğa düşüreceğini bilen birisi olarak, hepimizin ellerinin birlikte ayağa kalktığı bir ortamı hayal ediyorum. Konumlanmanın ötesinde bir durum bu. O manada buluşuruz, birleşiriz, fikirlerimizi birleştiririz, çok güçlü bir şekilde iktidara yürürüz. Endişeniz olmasın.”