“BİZ NE DİYORUZ?”
“Bakın biz ne diyoruz? Bağcılar Belediyesi, Güngören Belediyesi; ‘Gel kardeşim, beraber hizmet yapalım, beraber konuşalım, beraber çalışalım, birlikte üretelim.’ Devletin en üst makamı ne diyor? ‘O benden değil. Sen var ya sen…’ Biz bunları yaparken, bunlar ne yapıyor? Biraz hatırlatayım mı size? Mesela, ‘Deprem vergilerini ne yaptınız diye sorulduğunda, ‘Yol yaptık’ diye cevaplayan; afet risklerini azaltmak yerine, yandaş iş adamlarının banka hesaplarını güçlendirmeye, borçlarını silmeye öncelik veren; Kur Korumalı Mevduat uygulaması ile bütçeyi delik deşik edip, 48 milyar doları bir avuç insanın cebine aktaran; onlarca yasal düzenleme yapıp yetkileri merkezileştiren, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı eliyle lüks konut üretip, en riskli konutlarda yaşayan insanları tabutunda yaşamaya mahkum eden; ülke genelinde riskleri azaltacak bir bölgesel planlama yapmak yerine, en riskli bölgelerde nüfus yoğunluğunu arttırarak, rant paylaşımı ve bölüşümü peşinde koşan; Devlet Planlama Teşkilatı'nı kapatarak, devletin plan mantığını ortadan kaldıran, onun yerine kısa vadeli çıkar hesabını merkeze alan; Anadolu'daki kentlerin gelişimini planlayıp desteklemek yerine, İstanbul'u kapasitesinin çok üstünde genişletip, Anadolu'nun içini boşaltan; Hazine arazileri, yeşil alanlar ve hatta askeri alanları imara açıp evi başına yıkılacak vatandaşın riskli konutlarını dönüştürmek yerine lüks konutlar yapmak için kullanan, bunun adını da ‘kentsel dönüşüm’ olarak adlandıran; belediyeleri ‘benim partimden olan-olmayan’ diye ayırıp, hizmet ürettirmemek için ‘silkeleyin’ diye talimat veren; usulsüz uygulamalarla yargıyı tacize dönüştürüp, işte Ahmet Özer gibi, Rıza Akpolat gibi dostlarımızı hukuksuz bir biçimde alıkoyan, esasında halkını hizmetten mahrum bırakmaya çalışan; ‘Depremi siyaset üstü tek öncelikli konu olarak görüp bir Deprem Konseyi kuralım ve uygulama önceliklerini bu bilimsel konsey belirlesin. Kamu kaynaklarını da bunun için kullanalım’ diye tarif ederek başladığımız ve altyapıdan üstyapıya onlarca çözüm, güçlendirme, tek yapı ölçeğinden ada ölçeğine uzanan büyük dönüşümlere imza attığımız bir süreci görmezlikten, duymazlıktan gelerek yok sayan bir zihniyet, ne yazık ki twit atarak ‘ev sahibini bastırıyor’, halkımızı üzüyor.”
“Halkımız üzülmesin. Çok net söylüyorum; bu karanlık dönem bitiyor, yepyeni bir sayfa açılıyor. Milletimizin gücüyle açılıyor. Bu zorlu günler geçiyor. Hep beraber yaşıyoruz, bunu da biliyorum. Ama Türkiye'miz, hızlı bir başlangıca hazırlık yapıyor. Milletimizin boynu bükük. Ekonomik olarak, sosyal olarak, yaşamsal olarak çocuklarımızın mutsuz, gençlerimizin umutsuz olduğu bir ülke değil, çok güzel günlere hep birlikte yürüme konusunda çok güçlü bir başlangıca milletimiz hazırlanıyor. Buradan bunu söyleyelim. Bize güvenen ve yanımızda olan herkese yürekten teşekkür ediyoruz. Nasıl bugün bu şehrin her insanı için çalışıyorsak, gelecekte de bu milletin her ferdi için çalışmaya hem de yürekten çalışmaya devam edeceğiz.”